İsim |
Arapçası |
Açıklama |
Allah |
الله |
Var olan bütün ilahlık (tanrılık) vasıflarını Kendisinde toplayan tek İlah. |
Rahmân |
الرحمن |
Şefkatli. |
Rahîm |
الرحيم |
Merhamet eden. |
Adil |
العدل |
Adil olan. |
Afüv |
العفو |
Kusurları affeden. |
Âhir |
الآخر |
Tek Son kalan. |
Alîm |
العليم |
Bilen. |
Aliyy |
العلي |
Üstün. |
Azîm |
العظيم |
Çok yüce. |
Azîz |
العزيز |
En değerli. |
Bâis |
الباعث |
Benzerleri arasından 'seçip ortaya çıkaran'. |
Bâkî |
الباقي |
Sonsuz. |
Bâri' |
البارئ |
Farklı nitelik ve niceliklerle yaratan. |
Basîr |
البصير |
Gören. |
Bâsit |
الباسط |
Ferahlık ve refah veren. |
Bâtın |
الباطن |
İnsanın bilmediği 'sırlar kaynağı'. |
Bedî |
البديع |
Başka bir örneği olmaksızın yaratan. |
Berr |
البَرّ |
İyilik kaynağı. |
Câmi |
الجامع |
Birleştiren, Toplayan. |
Cebbâr |
الجبّار |
Uygun gördüğünde zor kullanan. |
Celîl |
الجليل |
Büyüklük ve ululuğu pek yüce olandır.Güzeller güzeli. |
Dâr |
الضار |
(Kötü niyetlilere karşı) Zarar verici şeyler yaratan |
Evvel |
الأوّل |
İlk olan. Kendisine başlangıç olmayan. |
Fettâh |
الفتّاح |
Dilediğine kapalı olan 'şeyleri açan'. |
Gaffâr |
الغفّار |
Bağışlamada sınır tanımayan. |
Gafûr |
الغفور |
Günahları affeden. |
Ganî |
الغني |
Sonsuz zenginlik kaynağı. |
Habîr |
الخبير |
İnsana gizli gibi gelen şeylerin iç yüzünden 'haberdar olan'. |
Hâdî |
الهادي |
Doğru yola (yaşam tarzına) ileten. |
Hâfıd |
الخافض |
Allah'ın emirlerini dinlemeyen, başkalarını beğenmeyen, büyüklenip hak ve hukuk tanımaz zorbaları; rezil, perişan eden. |
Hafîz |
الحفيظ |
Tek Koruyucu. |
Hakem |
الحكم |
Doğruyu yanlıştan Hikmetle ayıran. |
Hakîm |
الحكيم |
Mutlak Hüküm veren. Varlıkların yasalarını belirleyen. |
Hakk |
الحقّ |
Tek gerçek. Mutlak hakîkat. |
Hâlik |
الخالق |
Yaratıcı olan |
Halîm |
الحليم |
Nezâket sahibi. |
Hamîd |
الحميد |
Çok övülen, övgüye en çok layık olan. |
Hasîb |
الحسيب |
Herkesin yaptıklarını tâkdir eden, yapılanları bütün ayrıntılarıyla bilip her insanı hesâba çekerek yaptığının karşılığını veren |
Hayy |
الحيّ |
Hayatın tek kaynağı. |
Kābid |
القابض |
Herşeyi sonsuz kudreti altına alan, bu kudretiyle kuşatıp kavrayan, herşeyi emri altına alıp tutan |
Kādir |
القادر |
İktidarlı olan. |
Kahhâr |
القهّار |
Haddi aşanları çok şiddetli kahreden. |
Kaviyy |
القويّ |
Kudretli, güçlü ve sınırsız kuvvet sâhibi olan |
Kayyûm |
القيّوم |
Yarattıklarının işini çeviren, her işleneni bilen, evveli olmayan, kendi kendine yeten. |
Kebîr |
الكبير |
Tek büyük. |
Kerîm |
الكريم |
Cömert, kerem sâhibi; muktedirken affeden, cömertlik duygusunu veren, va'dini yerine getiren, çok ikrâm edici |
Kuddûs |
القدّوس |
Her türlü hatâ, gaflet ve âcizlikten, eksiklikten uzak, mutlak kemâl sâhibi |
Latîf |
اللطيف |
Detaylara hâkim olan. |
Mâcid |
الماجد |
Ulu ve cömert, şânı yüce anlamlarını taşımaktadır. Kadri ve şânı büyük, kerem ve müsamahası bol. |
Mâlik-ül Mülk |
مالك الملك |
Varlığın tek sâhibi. |
Mâni |
المانع |
Engel olabilen. İmkan sınırı koyan. |
Mecîd |
المجيد |
Şan, şeref, büyüklük ve kudretinden dolayı yüce olan ve güzel işlerinden dolayı da sevilip övülendir. Şeref, ancak kendi emir ve yasaklarına uymakla elde edilebilir (Hud, 11/73). |
Melik |
الملك |
Mülkün tek sâhibi. |
Metîn |
المتين |
Metânetli, kuvveti çok şiddetli olup hiçbir iş zor gelmeyen, pek güçlü demektir. |
Mu'ahhir |
المؤخّر |
Herşeyden sonra yine var olan; O'na uymayanları zelîl edip arkada bırakan, istediğini geri koyan |
Mucîb |
المجيب |
O'na yalvaranların isteklerine icâbet eden ve karşılık verendir, teklifleri bilen |
Muğnî |
المغني |
Zenginliğin tek kaynağı. |
Muhsin |
المحسن |
Çokça veren, sonsuz düşünülse bile herşeyin sayısını her yönüyle bilen |
Muhyî |
المحيي |
Dirilten, canlandıran ve hayat veren |
Muîd |
المعيد |
Yarattıklarını yok edip,sonra tekrar diriltecek olan |
Muiz |
المعز |
İzzet ve ikrâm edici, şeref sâhibi |
Mukaddim |
المقدّم |
Herşeyden önce olan, dilediğini öne alan; dilediğine maddî ve manevî nimetler verip yükselten, öne geçiren |
Mukît |
المقيت |
Rızıkları yaratan, bilen, tâyin eden, her yaratılmışın rızkını veren. |
Muksit |
المقسط |
Bütün işlerini dengeli yapan |
Muktedir |
المقتدر |
Gücü herşeye yeten, herşeyi dilediği duruma getiren, kuvvet sâhipleri üzerinde istediği gibi tasarruf eden |
Musavvir |
المصور |
Yaratmış olduğu varlıkların şekillendiren ve durumlarını tâkdir eden |
Mübdî' |
المبدىء |
Hiç yoktan ortaya koyan, vâreden, yaratan |
Müheymin |
المهيْمن |
Görüp gözeten, herşeye şâhit olan, herşeyi koruması altına alan, onları muhâfaza edip saklayan |
Mü'min |
المؤمن |
Îmân ve güven veren, her türlü şüphe ve tereddütleri kaldıran |
Mümît |
المميت |
Öldüren, ölümü her canlıya tâkdir edip bunu uygulayan |
Müntakim |
المنتقم |
Cezaları Hakkıyla uygulayan. |
Müteâli |
المتعالِ |
Yüksek ve yüce varlık |
Mütekebbir |
المتكبّر |
Hâkimiyet ve kudret sahibi. |
Müzil |
المذل |
Lâyık olanları zillete düşüren, zelîl kılan, onları hor ve hakîr eden |
Nâfi |
النافع |
Hayr ve menfaat verecek şeyleri yaratan, faydalandıran. |
Nûr |
النور |
Nurun tek kaynağı. |
Râfi |
الرافع |
Yücelten. |
Rakîb |
الرقيب |
Kontrol eden. |
Ra'ûf |
الرؤوف |
Çok şefkat ve merhamet gösteren, çok esirgeyen, kolaylık sağlayan |
Reşîd |
الرشيد |
Bütün âlemleri dosdoğru bir nizam ve hikmetle âkıbetine ulaştıran |
Rezzâk |
الرزّاق |
Bütün yaratıkların rızıklarını veren |
Sabûr |
الصبور |
Çok sabırlı olan, isyankârlardan acele intikam almayan |
Samed |
الصمد |
Hiçbir şeye muhtaç olmayan, tüm canlıların ihtiyaçlarını gideren ve her türlü istekte doğrudan kendisine başvurulan |
Şehîd |
الشهيد |
Herşeye şâhit olan, herşeyi hakkıyla gören, bilen ve muâmelesini de buna göre yapan |
Şekûr |
الشكور |
Şükre lâyık olan |
Selām |
السلام |
Emniyet ve güvence kaynağı. |
Semî |
السميع |
İşiten, işitme duyusunun kaynağı. |
Tevvâb |
التوّاب |
Tövbeleri çok kabul eden, tövbe kapısını açık tutarak tövbe etme imkânı veren |
Vâcid |
الواجد |
Vârolan ve herşeyi vâreden, icâd eyleyen; varlığı kendinden olan; dilediğini istediği anda var edip yaratan |
Vâhid |
الواحد |
Birliğin mutlak kendisi.. |
Vâlî |
الوالي |
Yardım eden, destek veren, işleri düzenleyen, yöneten |
Vâris |
الوارث |
Bütün servetlerin gerçek sâhibi |
Vâsi |
الواسع |
Bağışlaması bol ve rahmeti çok olan |
Vedûd |
الودود |
Seven ve sevilen. |
Vehhâb |
الوهّاب |
Karşılıksız veren |
Vekîl |
الوكيل |
Kendisine güvenle dayanılabilecek olan. |
Velî |
الولي |
Beraber, yakın olan. |
Zâhir |
الظاهر |
Varlığı âşikâr olan. |
Zülcelâl-i vel-İkrâm |
ذو الجلال والإكرام |
Şan ve Yücelik sahibi. |